7 Mayıs 2010 Cuma

Ah anam tuhaf anam

Toz beziyle yerleri siler, mutfak beziyle toz alır. Kavanoz vs. kapaklarını hiçbir zaman kapamayı beceremez, evdeki tüm kapaklar yarımdır. Ebru'ya Burcu, Fuat'a Tahsin, Hakan Şükür'e Şükrü deme potansiyeline sahiptir. Reçelleri ya çok sulu olur ya da kısa zamanda şekerlenir. Her zaman dağınıktır. Toplanma işlemi başladığında daha da fazla dağılır ve toparlanması bir hafta bazen bir ay sürer ve tekrar süreç başlar. En küçük kızı, arkadaşları ziyarete geldiğinde, size bir tabak hazırliyim dediğini ve masaya kesilmemiş domates ve salatalıklar getirdiğini, okulda sandviçinin içinden mayonez yerine kalıp kalıp tereyağı çıktığını gülmekten yarılarak anlatır. Bulaşık makinesiyle arası pek iyi değildir, elde yıkama konusunda da çok başarılı değildir. Pek estetik sahibi olmamıştır, kendine göre bir zevki illa ki vardır. Gençken kesinlikle çok güzel olmuştur, ilk çocuğunu doğurduğunda bile inceliğini korumuştur. Çocukları bir Anneler Gününde kendisine beyaz altın bilezik hediye ettiğinde onun altın olduğunu anlamamış, kuru kuru teşekkür etmiş, onun altın olduğu söylendiğinde de ay niye sarı altın almadınız diyerek heyecanlanmıştır. Evlatlığını çocuklarından çok sever görünür, ona sarıldığında ve oğlum dediğinde damat kuzen dahil evin tüm erkekleri kıskançlıktan deli olmuş, evlatlığın ayağı kaydırılmak üzere çalışmalar başlamıştır. Hiçbir zaman çay yapmayı beceremez, tüm çayları bulaşık suyu olarak da rahatlıkla kullanılabilir. Zeytinyağlı yemekleri güzeldir. Hadi sen de evlen artık, istemiyorsan boşanırsın diyerek büyük kızını büyük bir dumura uğratmıştır. Sadece birkaç haftadır tanıdığı sevgilisiyle Almanyaya göçme kararı alan küçük kızını güle oynaya mutluluktan uça uça göndermiş, aylar sonra evlenme kararlarını bildirdiklerinde ise ben zaten sizin evlenmeden aynı evde oturmanızı onaylamıyordum diyerek herkesi dumura uğratmıştır. Onun için üniversite eğitimi her şeyden ve her şeyden önemlidir, bunun pahasına hayatları mahvetmek makbuldür. Şehir dışına çıkarken bırak anasına babasına haber vermeyi çocuklarına bile haber vermez. Acaba nerededir diye düşünüldüğünde, kesin sınav için Ankaraya gitmiştir ve bunu söylemeye utandığını söyler. Hangi ülkeleri ziyaret ettiğini de söylemez, alır başını gider. Gençliğindeki inter rail benzeri macerasından sonra ilk kez 55 yaşında yurt dışına çıkmış, bir çalışma kampına gitmiş ve Türkiye'nin en yaşlı gönüllü kampçısı olma unvanını kazanmıştır. Hayatının yarısını İngilizceye adamış, ama ne yazık ki tam anlamıyla öğrenememiştir. Uluslararası bir kongrede sunum yaparken ingilizce sorulan soruları cevapsız bırakmıştır, büyük kızının en çok buna içi cız eder. Çocuklarının onun derslerine girmişliği pek yoktur ama hocalığı iyidir. Rüyalarında sürekli bir saldırı ile karşı karşıyadır, ya kendisine taş atılır ya camdan biri içeri giriyordur. Çocuklarının giysilerini giymeye, takılarını ve eşarplarını takmaya bayılır. Evin girişinde aceleden çıkarılmış ve kenara atılmış çoraplara bir süre sonra rahatlıkla alışılır. Gezmeye, tozmaya, sosyal hayata bayılır. En yoğun zamanlarında bile mutlaka bir yere gezmeye gidiyordur. Bilgisayarda dosya kaydetmek ne zor bir iştir, her seferinde "farklı kaydeder", aynı adla bir sürü dosya olur. Çok kısa zamanda hızlı yemek yapma ve sofra kurma potansiyeline sahiptir. En sevdiği şey televizyonun karşısında uyuklamaktır. Yüksek lisans tezini, ilk çocuğunun doğumunda hastanede teslim etmiştir. Yemez yedirir. Pek sevgi göstermez, uzaktan sever. Kızlarının erkek arkadaşlarının hiç ismi yoktur, hepsi "o çocuk"tur. Modemi fazla elektrik gitmesin diye kapatır, İnterneti kapattığının farkında bile değildir. Elleri çok güzeldir, belki de yaşlanmayan tek yeridir. Okulda çalışması yetmez, akşam eve gelince de yatıncaya kadar çalışır. Evde tek kişi de olsa çok kişi de olsa hep bir tencere yemek yapar, genelde yemekler kalır, biri bitmeden ötekini yapmaktan hiç vazgeçmemiştir. Yemek yemeyi çok sever. Hayalleri nedir bilinmez, hiç ifade etmemiştir. Eksikliği en çok yokluğunda hissedilir.

Anasına bak kızını al durumu bu ailede kesinlikle geçerli değildir.

3 yorum:

  1. annene bayildim desem? gelince tanissak desem? kendimden de bisiler buldum desem? :)))

    YanıtlaSil
  2. Gel Duducum lütfennnn, tanıştırayım :)) Sana çay yanına kesilmemiş salatalık ve domatesler tereyağlar ikram etmeyi, seni mobilyası taşınırken atılmış ve yerine yenisi gelmemiş evimizde minderlerin üzerinde ağırlamayı arzu ediyorum. :)) Biliyosun ev, sizinkine iki sokak ötede ;))

    YanıtlaSil
  3. hahahhahahahha bi gun gecerken ugrayacagim :)))

    YanıtlaSil