Ben kendi türümü hiç sevmem, işte Bihter de bunun en güzel kanıtı. Ben bu kadını bir türlü sevemedim. Para babası adamı bırakama, gencecik çocuğu oyala. Behlül olmazsa nasılsa Adnan var, hep yanımda tavırları. Ama Behlülden de vazgeçemem asla ayakları. Ne salak Nihal, ne ondan aptal Adnan. Olan Behlüle oldu, en çok ona acıdım. Bihter'in yanı sıra Firdevs denen kadın mesala. Dizinin en bomba karakteriydi. Kötü kadın Firdevs diyordum ilk baştan ama kendi çıkarları için her şeyi ve herkesi yönetebilen kadın modeli o, aramızdaki, içimizdeki kadın.
Böyle bir saçmalık olabilir mi? Oturmuş dizi kritiği yapıyorum ama ben bu diziyi öyle deli gibi takip etmememe rağmen işte bizleri, biz kadınları görüyorum. Ey duyun erkekler, siz çok masumsunuz, safsınız. Bizim gibi ince hesaplar peşinde değilsiniz. Tanıdıysam sizleri bu zamana kadar bunu bilir, bunu söylerim. Bizi tanımak istiyorsanız, oturun bu dizileri izleyin. Seviyorum sizi :))
He bir de Vicky Cristina Barcelona diye bir film vardır ya, kadınları anlatma konusunda Woody abime şapka çıkarırım. O nasıl bir çözümlemedir şaşarım.
oh be bu da bitti sonunda. Sırada Yaprak Dökümü var. Orada da Ferhunde karakterini pek seviyorum. Elimde değil ya, ben kötü kadınları seviyorum. Aslında onlar kötü değil gerçekte, gerçekten!! Mutlak kötü ve mutlak iyi diye bir şey de yok ayrıca. Daha fazla saçmalamadan son veriyorum bu yazıya.
25 Haziran 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder