Ben Almanya'dan dönmeden önce erkek kardeşim ayarı vermişti zaten: "bir daha gelmeyin, istemiyoruz sizi, orada kalın, alman domuzları vs." diye kıskançlığından bir dolu saydırıyordu. Yok efendim odamızı kiraya verecekmiş. Yok efendim biz varken her üç haftada bir tüp alınıyormuş, biz yokken iki buçuk ayda bir almaya başlamışlar. Bu tüp yıkanmak için olan bu arada. Bizimkiler merkezi sistemli eve taşındıkları için, kombi sisteminden tekrar tüpe geçmek zorunda kaldık. Neyse bu tüp konusuna sonra gelicem zati.
Neyse ben geldim işte. Hadi bıraktım odamın toplanmasını, insan bir aman da kızım geliyor diye en azından bir yatak yorgan yapar di mi. Annem bunun yerine kıymalı börek ve zeytinyağlı dolma yapmış. (Buna da şükür) Ben öyle mis gibi yataklarda yatmayı hayal ederken de, bir süredir bizim evde yaşayan yeni "evlatlığımızın" yattığı yatağımla karşılaştım. Ki ben yatağım, yorganım, yastığım çarşafım paylaşmayı pek sevmem. Neyse ki çocuk iyi temiz bir çocuk, yoksa çıngar çıkmıştı.
İşte bu yeni evin anahtarı da lazım şimdi bana. Hem çok pahalı tutuyor hem de bir hafta sürüyor diye bir anahtarı yaptırmamışlar. Bu anahtar bildiğiniz anahtarlardan değil, özel kartı var, ancak o kart olduğu zaman çoğaltabiliyorsunuz. Ev sahibi de sadece iki anahtar vermiş, benim için anahtar bile istememişler. Düşünün yani o kadar istenmiyorum ki!!
İşte geleli iki hafta mı oldu artık üç hafta mı oldu, zaten alışmakta biraz zorlandım, bu kez bozuştuk. Ben bu geldiğimden beri gayet iyi bir kızım, tezden başka işim gücüm olmadığı için temizlik yapıyorum, yemek yapıyorum, bulaşık, çamaşır filan hallediyorum. Ama yok, ne yapsam ben bunlara yaranamıyorum. Dün de bu işte yıkanmak için olan tüp pat diye bitiverince, bu kez ta içerlerden söylenmeye başladılar. Duymamazlıktan geldim ama annem geldi söyledi, "sen her gün yıkanıyorsun tüp al!" Ben tabi başıma gelecekleri bildiğim için bu birkaç haftadır yıkanma mevzusunu kısa tutuyordum, birkaç banyoyu da sevgilimde yaptım zaten. Alırım almasına da param yok. Hibemin kalanı gelene kadar cebimdeki üç kuruşla idare etmeye çalışıyorum. Hatta olanı da, geçen lazım olmuştu, anneme vermiştim. Bu kez istedim, ama ben senin okul harcını yatırmıştım diyerek onu da iç etti.
Şimdi hem beş parasız sefilleri hem itilmişi oynuyorum. Yıkanmak da benim tarafımdan "yasaklandığına" göre ya buz gibi suyla ya sevgilimin evinde. İnadım da inattır ha. Ben hasta olup yataklara düşiyim de görsünler günlerini :(( Hoş sedoşum da yok, kimseler bakmaz bana. :((
4 Nisan 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ebru Abla, bu blogunun da takipçisi olacağım:)
YanıtlaSilbu arada taşındınız mı bilmiyordum ben, artık Sahra-i Ceditte değil misiniz?
he tasindilar kuzum, ben almanyadayken :))
YanıtlaSileski evin iki sokak otesindeyiz, goztepe ye daha yakin.
hadi hayırlı olsun.Nurhayat Teyzeye çok selamlar.
YanıtlaSil