19 Ağustos 2010 Perşembe

huzur

Çok severdi onu. Kıvır kıvır saçlarını. Bıcırlığını. En son çocuk olduğu için daha bir üzerine titrerdi. Erkek kardeşimle ben çok dayak yedik de, ona bir fıske attığını görmedim. O da bizden daha fazla severdi babasını. İlişkileri daha farklı, daha özeldi.

Çok istedi bir yıldır gurbette olan kızınının düğününe gelmeyi. Gelemedi, hastaydı. Annem istediği için kimse de davet etmemişti. Kırgındı. Düğün günü erkek kardeşini aradı, beni kimse aramadı, bir çiçek göndermek isterdim dedi.

Düğün telaşıyla o da atladı babasını aramayı. Son anda aradı. Çok kırgın mutluluklar diledi. O gece eşiyle birlikte onu gidip görmeye karar verdiler. Bir hafta sonra evlerine, Almanyaya döneceklerdi, belki de bir daha ne zaman görecekti. En azından gönlünü almayı istedi.

Söylemediler, sürpriz yaptılar. Herhalde ağlamıştı kızını, yeni damadını görünce. Beklemişti uzun zamandır. Ben ölüyorum dedi kızına, ölüyorum. Son nefesini de onu gördüğü günün ertesinde verdi, huzur içinde...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder